İnsanın bu evrende yaşadığı en büyük zorluğun içinde yaşadığı belirsizlik olduğunu düşünüyorum. Buraya nereden geldiğini, ne için geldiğini bilmiyor, neden bu ailede doğduğunu, neden bazı yetenekleri olduğunu ve bazılarının olmadığını, neden daha önce değil de şimdi yaşadığını, bu ülkede yaşama gözlerini açma nedenini bilmiyor.
Aslında insan hiçbir şey bilmiyor. Elinde ispatı olan, verilere dayalı bir bilgi yok.
Bunun sinir sistemimiz için ne kadar büyük bir zorluk olduğunu düşünebiliyor musunuz?
Burası bana anksiyeteyi en yoğun hissettiğim zamanları hatırlatıyor. Bundan 10 yıl önce Googla’a “hayatın anlamı nedir?” yazdığım zamanları ve bulamadığım cevaplarla iş-ev-seyahat- arkadaş buluşmaları arasında sıkışıp kalmanın yarattığı o kaygı...
Cevabı bilmeden bir şeylere devam etmenin getirdiği zorlanmayı ve belirsizlikle kalmanın zorluğunu iyi hatırlıyorum. Bu zorluktan kaçmak için ne kadar uğraştığımı da.
Çünkü tehdit edici olduğunu düşündüğünüz bir şeyden kaçmak için çabalarken yaptığınız bir şeyden keyif almanız zordur.
Mutluluk Tuzağı - Russ Harris
Varoluşsal sorulardan, günlük yaşamın belirsizliklerine
Şimdi varoluşsal belirsizlikleri bir kenara bırakıp, küçük ölçekte bilmediğimiz durumlara verdiğimiz tepkileri düşünelim. Belirsizlik çoğu durumda bizi oldukça olumsuz etkiliyor ve katlanmakta zorlanıyoruz. Hemen durumları belirli ve net hale getirmeye çalışıyoruz.
Mülakatına girdiğin ve çok istediğin o iş olacak mı olmayacak mı?
Tatil için başvurduğun vizen çıkacak mı çıkmayacak mı?
Hoşlandığın kadın/adam da seninle ilgileniyor mu ilgilenmiyor mu?
Yarın tekne gezisi var, o yağmur yağacak mı yağmayacak mı?
Kedi sahipleneceksin, sana verecekler mi vermeyecekler mi?
Liste uzayıp gidebilir.
Ve çoğunlukla bu küçük şeyleri beklerken hayatımızı ne kadar askıya aldığımızı düşünün.
“Önce bir şu netleşsin de ondan sonra diğerlerine geçelim” deyişimizi... Enerjimizi başka konulara vermekte zorlanmamızı.
(Yani çoğumuzun. Ya da bazılarımızın. Bilmiyorum. Ama buradaysanız sizin için de öyle olduğunu tahmin ediyorum…)
Bir de üstüne ailelerimizde, topluluklarımızda (iş veya sosyal hayatta), ülkemizde ve globalde yaşanan krizlerin yarattığı soru işaretleri, kaygı ve belirsizlikleri ekleyelim.
Özellikle daha hassas ve dayanıksız olanlarımızın sinir sistemi daima bir sorun çözme modunda takılı kalıyor. Rahatlamakta, gevşemekte ve dinlenmekte zorlanıyoruz.
Belirsizlikler ve sorunlar üst üste geldiğinde
Son dönemde benim hayatımda birkaç yoğunluk, birkaç kriz, bir iki çocukluk travmasıyla yüzleşme :) ve önemli bir karar alma süreci üst üste geldi. Ülkede ve dünyada olanları saymıyorum. Yaşadığım stresin uykumu, düşüncelerimi, beslenmemi ne kadar da olumsuz etkilediğini gün be gün izledim. Benim gibi daha naif ve hassas insanlar için (hayır diyemeyen, kimsenin üzülmesini istemeyen, herkese yardımcı olmakta sorumlu hisseden, her şeyi herkesi mutlu edecek biçimde çözmek isteyen) bu tür durumlar çok yorucu, tüketici. (Hayli Duyarlı Kişi) ve bu durumdan “kurtulmaya çalışmak” da nafile. Benimle Ayurveda ve Dişil Bilgelik programlarında çalışanlar bilir. Bu tür kurtulma çabaları, yüzme bilmeyen birinin suda daha fazla çırpınması ve çırpındıkça boğulması gibidir. Bu durumlarda sadece mevcudiyet göstermemiz, kendimizi tutmamız, böyle hissetmekte/bunu yaşamakta haklı olduğumuzu kendimize söyleyebilmemiz ve kendimizin her koşulda yanında olarak güven ortamını sağlamamız gerekir.
Kendimiz kendimize yeterli olamadığımızda destek almaya karar vermek de kendimize verdiğimiz bir diğer destek olur...
Sonra biraz sakinleştikçe daha aklı selim davranırız ve görürüz ki yavaş yavaş belirsizlikler ortadan kalkar. Bizler daha güçlenmiş ve kontrol sahibi hissederiz ve yaşam akışını sürdürür.
Ve ben her seferinde anlıyorum ki …
Çözüm sadece olanı sakinlikle kabul etmek ve korkusuzca karşılamakta ama biz genelde mücadele ediyoruz. Kontrol etmeye ve olanı yönlendirmeye çalışıyoruz.
“Öyle olmamalı ve şöyle olmalı. “
Bunun ne kadar çok enerji tükettiğini bildiğinizi biliyorum...
Belirsizlikle baş etmede manevi pratikler
Son zamanlarda bunu büyük resim için de düşünmeye başladım, yani insanın bu evrende yaşadığı belirsizlikle mücadele için yaptıklarını. Okuduğumuz kitaplar, eğitimlerini aldığımız öğretiler, farklı manevi pratikler, şifa yöntemleri, felsefi bakış açıları. Bunlar bazılarımız için bu belirsizliklerle dolu evrenle mücadele etme, savaşma ve baş etme yöntemine dönüşebiliyor. Benim için öyle olduğunu son bir iki yıldır görebiliyorum. Bunun üzerinde zaman içinde daha fazla paylaşım yapabilirim ancak ben şimdilik sadece şunu paylaşmak istiyorum;
Öğrendiğim yöntem kendime ve olana sevgi, şefkat ve kabul içermiyorsa ben artık uygulamıyorum.
Bir öğreti kendimi ve diğerini kabul etmeme, sevmeme, yanında olmama, duymama, dinlememe ve desteklememe yardımcı olmuyorsa, kendimi değişmek veya herhangi bir türlü davranmak için zorlamama neden oluyorsa biliyorum ki o benim için bir mücadele, baş etme yöntemi.
Ve bu ne bana, ne yakınlarıma, ne danışanlarıma iyi gelmiyor...
Benim hassas ruhum için, belirsizlikten korkan, kendini koruyamamaktan korkan, insanları incitmekten ve incinmekten korkan ama bir o kadar da yaşama karışmak isteyen, birlikte olmak isteyen, paylaşmak isteyen hassas kalbim için manevi öğretilerin bir baş etme yolu olma potansiyeli taşıdığını artık biliyorum. O hassas küçük kızı da elinden sıkıca tutuyorum.
Peki anlam?
2015’te hayatın anlamı ne, neden buradayız diye soran parçama yanıtım da artık daha farklı;
Sevmek, anlamı yaratmak, kendimizi gerçekleştirmek, paylaşmak ve varlığımızı daha fazla hissetmek için buradayız canım. O sırada hayatın getirdiklerini de zarafetle karşılamak ve dünyaya, diğerine, yaşama katkı sunmak için buradayız.
Hadi yaşayalım !
Belki size de iyi gelir bunlar, ışık yakar, düşünmenize vesile olur.
Bana da ne mutlu olur. Paylaşacaklarınız olursa beklerim.
Temmuz ayında yeni yoga programımıza başlıyoruz; Sakin Sabahlar. Pratiklerimizin kendimizle daha fazla bağlantı kurmamıza destek olacağına inanıyorum. Saatleri belirlerken fikir almak için bir anket yapıyoruz, kapanmasına kısa bir süre kaldı. Siz de size uygun zamanları belirtirseniz sevinirim.
Dilerim görüşürüz.
Sevgilerimle
Müge