Ishvara Pranidhana: Teslimiyetin ve Adanmışlığın Yolu
Patanjali’nin Yoga Sutraları’nda yer alan son niyama, Ishvara Pranidhana’ya geldik.
Belki de en zor ve en dönüştürücü olana…
Ishvara Pranidhana ‘Ishvara’ya (ilahi olan, evrensel bilinç) teslimiyet’ anlamına gelir. Bu kavram, yoga yolunda egoyu, kişisel kimliği bırakma ve bireysel iradeyi evrensel akışa teslim etme pratiğidir. Kendi sınırlarımızı, olayları, kişileri ve hatta deneyimlerimizi kontrol etme ihtiyacımızı aşarak, hayatın daha büyük bir düzen içinde aktığını kabul etmeye davet eder.
Teslimiyet bizi cesarete çağırır.
Ishvara Pranidhana, sadece bir inanç pratiği değildir. Yani yalnızca bir yaratıcıya inanmak ve ona teslim olmak anlamına gelmez. Aynı zamanda zihnin koşullanmalarını, yargılarını, dirençlerini fark etmek, onları içsel olarak serbest bırakmak ve hayatın getirdiği her şeye açıklıkla yaklaşmak anlamına gelir. Byron Katie’nin Olanı Sevmek kitabında ve kendisine sağlığını geri getiren Çalışma yaklaşımında belirttiği gibi, gerçek huzur ancak hayatı ve olanları olduğu gibi kabul etmekle mümkündür.
Bunu kabul edemeyen egodur. Yogadaki adıyla yanılsamalı benlik/ahamkara. 'Bu böyle olmamalı' , ‘Bu kişi böyle yapmamalı’ vb. düşüncelerimiz olduğunda, içsel bir mücadele başlar. O nedenle Byron Katie’nin inanç ve düşünceleri sorgulama çalışması şu soruyla başlar ‘Bu gerçekten doğru mu? Bundan emin miyim?’. Bu zihnin direnç noktalarını ve egonun tutunduklarını çözmek için ilk adımdır. Farklı açılardan ya da daha yukarıdan bakıldığında, istemediğimiz bu davranışın/olayın bir yeri ve anlamı olduğunu görmeye başlarız.
Ben, Ben, Ben : Acı Veren Ego
Burada acıyı yaratan “ben”dir. Hayatın kendi çevresinde düşündüğünü düşünen, her şeyin merkezinde olduğunu zanneden o “ben” Ona uygun olanlar, olmayanlar, istedikleri, istemedikleri, hoşlandıkları, hoşlanmadıkları. Bhagavad Gita’nın en önemli mesajlarından biri de budur; küçük benin bu küçük isteklerinin teslim edilmesi gerekir. Çünkü bunlar, başka birinin küçük beninin, küçük istekleri ile çarpışır ve acı verir.
Bunların bırakılması ve herkesle olan BİRliğin deneyimlenmesi gerekir. Çünkü ilahi doğamızı deneyimlemek istiyorsak, ego doğamızı teslim etmeliyiz. "Ben" kavramından özgürleşerek “bize, birliğe ve sevgiye” geri dönmeliyiz.
O nedenle yoga öğretisinde Ishvara Pranidhana olmadan samadhi (aydınlanma, uyanış, hakikati keşif) mümkün değildir.
Burada küçük ama önemli bir not düşmek isterim. Bu “ben” den vazgeçmek kendimizi tamamen bırakmak, yaşamda başımıza gelen her türlü olumsuz şeyi (toksik ilişkiler, manipülasyonlar ve tacizler) kabul etmek ve sorumluluk almadığımız bir kabulleniş haline geçmek demek değildir. Spiritüel çalışmalar yapanlar arasında bu by-passı yapanlar ve yapmaya meyilli olanlar olduğunu biliyorum.
Kırılganlık, sonuçlardan çekinme, kimseyi incitmek istememe gibi sebeplerle ve aslında sesini çıkarmaya, gücünü ve kendini ortaya koymaya cesareti olmadığı için sessiz bir kabulleniş haline geçmek bir “teslimiyet ve adanma” değildir.
Bu daha çok bir kaçıştır. Burada Ishvara Pranidha’nın uygulanması; korkuya rağmen ve korkuyla beraber içimizdeki güce olan sevgi ve güvenle harekete geçmek ve sonucu yine Ishvara’ya (tanrıya, kozmosa, yüksek güce) bırakmaktır..
“Egoyu teslim ettiğimizde, kişiliğimizden ve kendimizi ifade etmekten vazgeçmeyiz. Hâlâ sevdiğimiz müzikleri dinler, kahvemizi yudumlar ve kendimize özgü mizah anlayışımızı koruruz. Ancak, değersiz olduğumuza, sevilemeyeceğimize, yeterli olmadığımıza dair inançları bırakırız.”
Helen Avery
Venüs retro’sunun ortasında, ilişkilerimizde, değerlerimizde ve kendimizle olan bağımızda derin bir içe dönüş dönemi yaşıyoruz. Teslimiyet ve adanma, bu süreçte özellikle anlam kazanan kavramlar. Dün YouTube’da paylaştığım adanma, fedakârlık ve güven temalı yoga pratiği de tam olarak bu kavramlarla nasıl bir bağ kurabileceğimizi keşfetmeye yönelik.
Ve bu Pazar, Bhagavad Gita Okumalarımız başlıyor. Gita’nın merkezindeki en önemli öğretilerden biri de ‘sonuca dair beklentiyi bırakmak’ üzerine. Yaşadığı ahlaki ikilemler nedeniyle savaşıp savaşmamamaya karar veremeyen (ancak tam manasıyla bir savaşçı olarak yetişmiş olan) Arjuna, Krishna’dan sıklıkla şunları duyuyor; Eylemlerini bana ada ve sonucu kontrol etme ihtiyacını bırakmak.
Sizce biz de yapabilir miyiz?
Günlük Yaşamda Ishvara Pranidhana
Patanjali Yoga Sutraların kalbi olan bu niyamayı (bir yoginin uygulaması gereken iç disiplinler) yolculuklarımıza nasıl adapte edebileceğimizle ilgili birkaç pratik yaklaşım paylaşmak istiyorum.
Direnç gösterdiğin yerleri fark etmek : Bir şeyin mutlaka bizim istediğimiz şekilde olması gerektiğine inandığımızda genelde zorlanırız. Zorlandığınızda bunun neden bu kadar önemli olduğunu düşünebilirsiniz. Egonun, benliğin bir kazancı olacak olabilir mi? Belki de orası tam da bırakmanız, kendinizi ve kişisel kazançlarınızı teslim etmeniz gereken yerdir.
Yargıların farkına varmak: Byron Katie’nin yaklaşımında olduğu gibi, hayatı olduğu gibi kabul etmek özgürleştiricidir. 'Bu böyle olmamalı' dediğiniz yerlerde, “Bu doğru mu, bunun doğru olduğundan kesin olarak emin olabilir miyim?” diye sorabilirsiniz.
İstiyorum ve istemiyorum anlarını fark etmek: Yoga öğretisine göre arzularımızı ve nefretlerimiz bize daima acı verir. Bunları teslim etmek için bu anları fark ederek daha ortada olmayı hatırlayabiliriz. Basit düşünün, arkadaşınızın önerdiği, orayı sevmiyorum dediğiniz bir yere gidebilirsiniz, hoşlanmadığınız biriyle sohbet etmeyi deneyebilirsiniz.
Hizmet etmeye yönelmek: Sadece kendimiz için değil, başkaları için de bir şeyler yapmayı seçmek adanma ve güven duygularını besler. Karşılık beklemediğimiz, kimsenin bilmeyeceği iyilikler yapmak içimizdeki hizmet bilincini geliştirir.
Güven veren bir inanç figürü bulmak: Bir yaratıcı, tanrı, kozmos, evren gibi kavramlara uzak hissediyorsanız size ilham veren bir manevi rehber seçip yaptığınız spiritüel pratikleri ona adayabilirsiniz. Paramahamsa Yogananda’nın Self Realization Fellowship öğretisini takip ederken yaptığımız meditasyonlardan önce soyda yer alan tüm gurulara teşekkür ederdik ve dünyadan geçmiş tüm manevi rehberlere teşekkürle bitirirdik. Ben o zaman ülkemizde yaşamış isimleri de kalbimden geçirirdim ve bana çok iyi hissettirirdi. Sizin de böyle figürleriniz varsa onları anımsayabilirsiniz.
Evinizde bir sunak / köşe yapmak : Biz batılılar için çok yaygın bir adet olmasa da görüyoruz ki Hindistan’da neredeyse her şey için bir şükran ritüeli var. Güne başlamadan önce yapılanlar da dahil. Bundan ilham alarak siz de sevdiğiniz objeler, çiçekler ve mumlardan oluşan bir sunak hazırlayabilirsiniz. Güne başlamadan önce sunağınıza geçip nefesiniz, canlılığınız, sağlığınız ve yeni gün için teşekkür etmek içinizdeki güven, teslimiyet ve adanmışlık duygularını besleyebilir.
Dilerim bu paylaşımım içinizdeki tanrısal özle bağlantıyı hissetmenize destek olur.
Yoga felsefesi ve öğretisinin detayları ilginizi çekiyorsa ve çok değerli bir kitabın rehberliğinde manevi bir süreci birlikte deneyimlemek isterseniz, Pazar günü başlayacak olan Bhagavad Gita okuma grubumuza katılabilirsiniz.
Teslimiyetin hafifliği hepimiz için mümkün olsun…
Çok sevgiyle ve sizin için bir şarkıyla;
Müge