Hayatıma Yön Veren Spiritüel Kitaplar #1
Byron Katie - Olanı Sevmek, Yaşamınızı Değiştirebilecek 4 Soru
Benim için zamansız bazı kitaplar var. Onlar yaşayan, canlı kitaplar. Adeta nefes alıyorlar. Sesleri çıkmıyor, hareket etmiyorlar ama bitkiler gibi, çevrelerine yaşam enerjisi vermeye devam ediyorlar. Aradan zaman geçtikçe de o kitaplarla “muhabbetim” derinleşiyor. Bir bakıyorum okuduklarımdan eskiye göre çok daha derin bir şey alıyorum. Sevgim kara sevdaya dönüşüyor.
İşte bu seride size yaşadığını ve hayatıma yön verdiğini hissettiğim bazı değerli kitaplardan bahsedeceğim.
Bu kitap yazılarında da aşağıdaki bilgileri göreceksiniz.
Kitapla nasıl tanıştığım, o sırada yaşadıklarım, hissettiklerim
Kitabın ana mesajı ve temel öğretileri
Bana neler kattığı, hayatımdaki yeri
Kitabı kimlerin severek okuyabileceğine dair düşüncelerim
Bazı bonuslar ve faydalanabileceğiniz kaynaklar
Byron Katie - Olanı Sevmek Yaşamınızı Değiştirebilecek 4 Soru
2022 yazıydı.
Zor bir ilişkilenme deneyiminin içinden geçiyordum (k). Olmayanı oldurmaya çalışıyor, olandan memnun olamıyor, bir şeylerin benim istediğim, rahat hissedeceğim biçimde olması için çabalayıp duruyordum. İçinden çıkamıyordum, ne yapacağımı bilmiyordum ve tahmin edersiniz ki çok da yorgundum.
Byron Katie’nin kitabıyla o sıralar karşılaştım. Meğer bilinen, sevilen bir kitapmış. Hiç duymamıştım. Misafir olduğum evin kütüphanesinde kitabın kapağını gördüğümde içimde bir şeylerin ferahladığını çok net hatırlıyorum. Çok güzel bir kadın yüzü gördüm orada. Ama fiziksel güzellikten bahsetmiyorum. Şefkatle bakan, güzel kalpli bir kadının yüzü. Ve kitabın ismi sanki kalbimden bir acıyı aldı götürdü: Olanı Sevmek.
Tam ihtiyacım olan şey dedim. Şimdi tam ihtiyacım olan şey; Olanı Sevmek.
Kitabı incelediğimde yıllar önce internette - az sonra size de bahsedeceğim - “The Work” ü gördüğümü ve faydalandığımı hatırladım, daha da heyecanlandım. Kitabı ödünç alıp okumaya niyet ettim.
Ve sonra ilginç bir şey oldu.
Ya da aslında bu evrende çok da ilginç olmayan bir şey.
Birkaç gün sonra arkadaşlarımızın evine yaptığımız bir ziyarette, vermek üzere ayırdıkları bazı kitapları gördüm.
Ve en üstte de tahmin edin hangi kitap vardı?
Evet bildiniz. Beni bekliyordu.
Belli ki o kitabın, o öğretinin, o tür bir sevgiyle tanışmanın zamanıydı.
Yaşamın böyle oyunları, flörtleri var bizimle. Karşımıza çıkan bir kitap, defalarca çalan bir şarkı, gördüğümüz bir slogan. Bizimle sürekli konuşuyor yaşam, bizi sürekli yönlendiriyor. O bizi, bizim için iyi olan bir şeye yönlendirmek istiyorsa bunu büyük bir ustalıkla, vazgeçmeden ve her fırsatı değerlendirerek yapıyor. Güvenelim.
Ha buna beynin RAS -retiküler aktivasyon sistemi-’nin de katkısı olduğu söyleniyor, yani biz edilgen durumda değiliz ama bu konuyu sonraya bırakalım.
🌀 Kitabın Ana Mesajı : Olanı Olduğu Gibi Gör ve Kabul Et
Katie kitabın başında kendi hastaneye varan anksiyete deneyimini anlatıyor. Burası çok etkileyici. Hayatından, çocuklarından, ailesinden kopmuş, öfke nöbetleri yaşayan ve zamanını odasında kilitli geçiren bir kadın.
Sonunda bir tür yarı ev-yarı rehabiltasyon merkezi bir yere yatırılıyor. Öyle kötü durumda ki, diğerleri onu yanında istemiyor ve tek başına çatı katına gönderiliyor. Kendini yatakta yatmaya bile layık görmediği için yerde yatıyor.
Ve hikayenin bu kısmını, bu detayını bilmiyordum, geçen haftalarda denk gelip kendinden dinledim, kulaklarınızı açıp (gözleriniz daha mantıklı:) okumanızı isterim.
Bir sabah yine yerde yatar pozisyonda uyandığında bacaklarında dolaşan bir hamam böceği görüyor ve kafasında hiç bir düşünce dolaşmıyor (ondan korkmuyor, tiksinmiyor vs) dolayısıyla ondan etkilenmiyor ve EVREKA
Tam o anda bir şey fark ediyor:
”Acı, gerçeğin kendisinden değil, o gerçeğe dair inandığımız düşüncelerden geliyor.”
Byron Katie o an orada iyileşmenin anahtarını buluyor (tüyler dikens) ve evine dönüyor. Sonrasını anlatmayayım ve kitaptan okuyun, kızıyla, ailesiyle, çevresiyle olan ilişkisindeki dönüşüm muazzam…
Geliştirdiği Yöntem : The Work (Çalışma)
Ve bu farkındalık, onu The Work (Çalışma) adını verdiği yöntemle buluşturuyor.
Yöntemin özü inanılan bir düşüncenin aşağıdaki dört soruyla sorgulanmasından oluşuyor:
Bu düşünce doğru mu?
Bu düşüncenin kesinlikle doğru olduğunu bilebilir misin?
Bu düşünceye inandığında ne oluyor?
Bu düşünce olmadan kim olurdun?
Ve sonra düşünceyi tersine çeviriyorsun.
Mesela “O bana değer vermiyor” düşüncesi, “Ben kendime değer vermiyorum”a dönüşebiliyor. Ve bu yeni cümlenin doğru olabileceğine dair üç örnek buluyorsun. Genelde de bunun ne kadar doğru olduğunu görüyorsun. Aynı örnek üzerinden gidersek aslında sen kendine değer vermediğin için, karşıdakinin davranışı sana değer vermiyormuş gibi geliyor! Onunla ilgili bir durum yok.
✨ Bende Yarattığı Dönüşüm
Beni en çok etkileyen şeylerden biri Byron Katie’nin tüm konulara şefkatle ve anlayışla yaklaşması, egoyu çok iyi anlamasıydı. Kitabın ABD’deki terör saldırıları ile ilgili kısmı etkileyiciydi. Orada bile insanlara sevgi, şefkat, kabul ve anlayış getirebiliyor olması muazzamdı. (pasif bir kabul değil, daha çok motivasyonlarına dair anlayış ve kabul, dolayısıyla şefkat)
Diğer taraftan tüm sorunun çarpık düşüncelerden kaynaklandığına inanması – ki bu, yoga öğretisinin zihne olan bakış açısıyla da örtüşüyor – ve sadece kendi doğru eylemine devam etmesi de beni etkileyen şeylerden bir diğeri oldu. Şu örneği hep aklıma geliyor.
“Biri yere çöp attı diye söylenmem. Gidip çöpü toplarım.”
Bir de insanı harekete geçiren veya teslimiyete götüren “Bu kimin işi?” diye bir sorusu var. “Benim mi, karşımdakinin mi, Tanrı’nın mı?
Bir konunun kafanıza takıldığını düşünün. Evirip çeviriyorsunuz. Şöyle yapsaydı, böyle olsaydı, keşke olmasaydı, neden böyle oldu. Bu durumda soruyorsunuz. Bu kimin işi? Benim işimse gereğini yaparım, karşımdakinin işiyse beni ilgilendirmez ona bırakırım. Tanrı’nın işiyse teslim olurum.
💛 Bugünden Geriye Bakınca
Benim o ilişkilen-e-meme sürecim tamamlanalı çok oldu.
Bana çok fazla zorluk getirdiği için, hediyesi de çok oldu.
Bilirsiniz yaşam böyle.
Ne kadar mücadele edersek, o kadar gelişiyoruz.
O sürecin hediyelerinden biri de bu kitaptı.
Bana kendi düşüncelerime güvenmemeyi öğretti, daha fazla kabul ve şefkat hissetmeye başladım, tersine çevirmelerle kendime dair çok fazla şey fark ettim.
Bu kadar heyecan duyunca da Ağustos 2022’de bir okuma grubu yapmıştık ve çok keyifli bir süreç geçirmiştik. Buradan katılımcılarına da selam olsun 💛
🌱 Bu Kitabı Kimler Sevebilir?
– İçinden çıkamadığı düşünceleri olanlar
– Bir türlü neden huzursuz olduğunu bulamayanlar
– “O bana bunu yaptı” diye düşünen ama rahatlayamayanlar
– Daha çok kendisiyle çalışmak isteyenler
– Yoga ya da meditasyonla ilgilenen, zihinle ilgilenmenin yollarını arayanlar
– Şefkatli ve net, yumuşak ve doğrudan bir yaklaşıma açık olanlar
Umarım sizler de en az bizim kadar fayda görürsünüz.
💬 Siz ne düşünüyorsunuz?
Merak ediyorum. Bu kitabı okuyanlarınız var mı? Size hangi satırlar dokundu?
Ya da sizin de “beni buldu” dediğin bir kitap var mı? Yorumlara yazmak isterseniz çok sevinirim.
Bu seri devam edecek.
Belki bir sonraki kitap Pema Chödron’dan olur, belki Debbie Ford’dan.
Öneri kitaplarınızı da beklerim.
🎁 Bonus: The Work’e Yakından Bakmak İsterseniz
📌 Katie’nin kendi yöntemini sunduğu resmi site: thework.com
📌Türkçe içerik https://thework.com/sites/turkce/
🎧 At Home With Byron Katie – Byron Katie’nin katılımcıların çalışmasına eşlik ettiği bölümleri dinlemek istersen çok etkileyici.
Kocaman sevgilerimle.
Müge