2016 yılında ilk yoga eğitmenlik eğitimim sırasında yoganın felsefesiyle tanıştım ve tam anlamıyla büyülendim. 2011’den beri yogayla ilgileniyordum, derslere gidiyordum ama o zamana kadar yogayı daha çok asana (yaptığımız pozlar), nefes ve meditasyon çalışmalarından ibaret sanıyordum. Büyülenmemin sebeplerinden biri yoganın derinliğiydi. Ayrıca hayatımda manevi herhangi bir pratik de yoktu ve bu felsefi bilgiler o boşluğu dolduruyordu. Kana kana içiyordum.
Zamanla fark ettim ki yaşamımda eksik olan ve beni anksiyete krizlerine sokan en önemli parçalardan biri de buydu: Daha büyük bir gücün varlığına duyulan (benim duyamadığım) inanç… Şimdi anladığım şekliyle o güçten ayrı olmadığımızı o zaman hayal bile edemiyordum…
Sağ olsun hocamız, Sevgili Pınar Enginsu, bazı Patanjali sutralarını ezberlememizi zorunlu kılmıştı (Sanskrit ve Türkçe olarak). Bu sutralardan bazıları beni çok etkiliyordu. Patanjali’nin bu yolu bir metot olarak sunması da çok hoşuma gidiyordu. Açık, net, metodolojik bir yol.
Özetle şöyle diyordu: "Bu yol herkes içindir. Şunu şunu yapın, bunu yapmayın. Sonra şunlar olacak, şu yanlışlara düşmeyin, sonra bunları deneyimleyeceksiniz."
Tam bir usta.
Ama elbette uzun yılların (belki yaşamların) deneyimiyle gelen bilgilere, bizim birkaç yıllık uygulamayla ulaşmamız mümkün değil. Bu bir yol haritası, ama mesele yolu yürümek. O yüzden bu yolculukları yaparken bir rehberle çalışmaya ihtiyacımız var.
Svadhyaya: Öz-Çalışma / İnceleme
O sene, stüdyonun hediye ettiği ve üzerinde yama/niyamalardan biri yazan anahtarlıklar vardı. Benimki Svadhyaya idi. “Öz çalışmak, kendi kendine çalışmak.” O zamanlar bunu “kendi üzerinde çalışmak” olarak anlamıştım. Tam benlik demiştim.
"Kendi üzerine çalışma (Svadhyaya) sayesinde kişi, kendisine rehberlik eden ilahi varlıkla (Iṣṭa-devatā) bağ kurar."
Patanjali Yoga Sutra II:44
Burada geçen svadhyaya, bazı üstadlarca mantra söylemek, kutsal kitapları çalışmak şeklinde de yorumlanmıştır.
Ben de bu niyamadan şöyle anlamlar çıkarmıştım:
Kendimi tanımak
Düşüncelerimi, zihnimi anlamak
Kendimi daha iyi bir hale getirmek için çalışmak
Kendi kendime çalışma yapmak
Kutsal kitapları okumak
Sonra anladık ki biraz eksik, biraz da batılı zihnin anlayacağı şekilde anlamışım.
Yolculuklarımızda ilerledikçe, bulunduğumuz bilinç seviyesine göre bu öğretilerden anladıklarımız da değişiklik gösterir. Hatta bu yüzden birçok kadim ve kutsal kitabın yanlış yorumlandığı söylenir. Çünkü bu metinler derin anlamlar içerir ve gerçek anlama ulaşmak için bilincin katmanlarında yükselmek gerekir.
Peki, Svadhyaya tam olarak neyi ifade eder?
Bu yazıyı hazırlarken denk geldiğim bir yazısında Viniyoga (Krishnamacharya soyundan gelen geleneksel bir ekol) eğitmeni Summer Cushman’ın bir ifadesine denk geldim, çevirimle paylaşıyorum:
"Yoga perspektifinden bakıldığında, hayatımızla ilgili tüm gerçekler doğrudur. İsmin senin ismin, deneyimlerin senin deneyimlerin ve sürekli değişen ruh halin senin sürekli değişen ruh halin. Ancak, bunların hiçbiri hikâyenin tamamını anlatmaz. Bu sürekli değişen gerçeklerin yüzeyinin altında daha derin bir hakikat vardır. Ama bu derin hakikati görmek zordur. Çünkü çoğu zaman zihnimiz dalgalanan bir göl gibidir. Yani varlığımızın temelini net bir şekilde göremeyiz. Onu, sürekli değişen düşünce kalıplarımızın merceğinden görürüz.
Yoga Sutra 2.5 ise şöyle der:
"Cehalet, neşeli, saf ve ebedi olan Benliği; acı veren, saf olmayan ve geçici olan benlik sanmaktır."
İşte Svadhyaya, kişisel hayatımızı ya da zihnimizin içeriklerini incelemekten daha fazlasıdır. Asıl olarak, içsel benliğimizle, gerçek özümüzle bağlantıya geçmek için bir araçtır.”
Değerli hocalarımızdan David Frawley Svadhyaya’yı şöyle açıklar:
"Svadhyaya, sadece zihinsel bir çaba değil, aynı zamanda manevi bir yolculuktur. Bu yolculuk, içsel benliğimizle bağlantıya geçmek için kullandığımız araçlardan biri olan Ishta Devata (kendi seçtiğimiz ilahi form) ile birleşir. Bu kavram, Bhakti Yoga ile ilişkilendirilir, çünkü sevgi ve adanmışlıkla ilahi olanla birleşmek hedeflenir. Svadhyaya, hem Jnana Yoga (bilgelik) hem de Bhakti Yoga (sevgi ve adanmışlık) gibi iki önemli yoga yolunun birleşimidir.”
Svadhyaya bizlere aslında içsel benliğimizi tanıma fırsatı sunar. Ancak bu yolculuk kolay değildir. Çünkü zihnimiz sürekli dalgalanır ve bizi gerçek özümüzden uzaklaştıran düşüncelerle meşgul eder. İşte bu noktada, bir dışsal rehberin ya da bir öğretiyi yansıtan bir aynanın (örneğin kitapların) yardımına ihtiyaç duyarız. Zihnimizin durulması, düşüncelerimizin sakinleşmesi için sürekli bir çaba gerekir.
Ve işte tam bu noktada, kadim eserlerin gücü devreye girer:
Bhagavad Gita
Patanjali Sutraları
Hatha Yoga Pradipika
Upanishadlar
Bunlar günümüze kadar ulaşmış, bize gerçeğimizi hatırlama yolunda rehberlik eden çok değerli eserlerdir.
Elbette bunları kendi başımıza çalışmak kolay değil. Önce zihnimizin bu kavramlara açılması gerekiyor.
Benim için de sutralarla beraber en çok faydalandığım kitap, Bhagavad Gita.
Bhagavad Gita bana göre insanın doğru yolu bulma ve kendi içsel gerçekliğine ulaşma yolculuğunda rehberlik eden en güçlü metinlerden biri. Daha önceki yazılarımda da bahsettiğim gibi, zamansız bir eser ve bize özümüzün aslında evrensel benlikten başka bir şey olmadığına, tüm insanlıkla bir bütün olduğumuza dair mesajı çok açık.
Bu, Svadhyaya pratiğinin de nihai hedefidir: Kendini tanımak ve evrensel hakikate ulaşmak.
Bhagavad Gita Okuma Grubu Başlıyor!
Haftaya Bhagavad Gita Okuma Grubumuz başlıyor. Katılmak isterseniz, detaylı bilgi ve başvuru formunu burada bulabilirsiniz.
Hepimize yolculuklarımızda kolaylıklar diliyorum. İlk fotoğrafta paylaştığım fil başlı tanrı Ganesha engelleri kaldırmada yardımcımız olsun.
Sevgilerimle,
Müge