Bugün 23 Nisan.
Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı. Atamızın mirası. Kutlu olsun hepimize, tüm çocuklara.
Ben de bu yazıyı yazarken biraz çocukluğuma, annemin mutfağına ve yemeğin benim için ne anlama geldiğine döndüm.
Çocukken yemek, sevgiydi benim için.
Müzik kursundan eve döndüğüm bir gün, patatesli yumurtanın kokusunu aldığımı hatırlıyorum. Benim için hazırlanmış, annem mutfakta beni bekliyor, hadi diyor. O zamanki hislerimi tabi ki hatırlamıyorum ama şimdi o günü düşününce içim sıcacık oluyor.. Sevilmiş, görülmüş, kollara alınıp kucaklanmış gibi (bizde bu pek adetten değildi:)
Hayatım boyunca annemin beni nasıl beslediğini hep dinledim, gördüm, yaşadım.
Koç yumurtaları, beyinli tarhana çorbaları, ağzıma zorla tıkıştırılan yemekler :)
Beslenmemle hep çok ilgilendiğini biliyorum.
Hâlâ da ilgilenir.
Bir şey ağzımdan çıkmayagörsün, bir de bakarım ki hemen pişirilmiş.
Bizim ailemizde sevgi, en çok yemekle gösterilir.
Hasta olduğum zamanlar benim için bayram gibiydi mesela. Annem başımda, sesi sevgi dolu, dikkati tamamen bende. Herhalde canım yemek yemek istemiyor diyordum, iştahım olmuyordu, babam telefon ediyordu, gri telsiz telefonda onunla konuşuyorum, “Sana ne alayım, ne yersin?” diyordu, “Kumpir” dediğimi ve bu ilgiden çok mutlu olduğumu hatırlıyorum.
Peki ya duygusal açlık?
Belki bu yüzden.
Duygusal olarak zorlandığım zamanlarda yemeğe yöneldiğim çok oldu.
Yemek anne, baba sevgisi gibi mi geldi… Kim bilir?
Duygularımla baş edemediğim anlarda ağzıma bir şeyler tıkıştırmak bir tür yatışma yoluydu. Hala zaman zaman gelir bu. Minik kedim Bal’ın ölümünde ilk iş mısır patlattığımı size de anlatmıştım. Öfke ve kızgınlık; ağzımıza bir sürü şey tıkıştırma, kırarak ve ezerek yeme isteği yaratıyor genelde. Bunu çenemizi aktive etmek istediğimiz için yapıyoruz aslında. Çok primer bir tepki olarak öfkelenince ısırmak istiyoruz. Ben de mısırları bitirdikten, yani çenem biraz rahatladıktan bir süre sonra ağlamaya başlamış ve duygularıma erişebilmiştim…
Peki yumuşak ve kaygan dokulu şeyler? Tahin pekmez benim bir diğer kaçamak yiyeceğimdi. Bir gün kahvaltıda, normal bir anda yerken çok keyif aldım ve sonra tüm dikkatimi ona verdim. Ağzımda bıraktığı o yumuşak, kaygan hissin sinir sistemimi nasıl rahatlattığını fark ettim. O an bedenimin zorlandığım zamanlarda neden bunu aradığını anladım; ağzımdaki bu duyumlar bedenimde bir tür “rahatlık ve güven” hissi yaratıyordu.
Eğer bu tür duygusal yeme ataklarınız varsa siz de böyle anlarda kendi bedeninizde neler olduğunu “mindful” bir dikkatle izleyebilirsiniz.
Ayrıca eğer bu tür duygusal yeme atakları yaşıyorsanız hatırlamanızı da isterim;
Yalnız değilsiniz.
Bunu yaşadığım zamanlarım oldu, oluyor.
Bunu yaşayan danışanlarım oldu, oluyor.
Ve bununla baş etmeye çalışan pek çok insan tanıyorum.
O yüzden kendinize karşı nazik ve destekleyici olmayı hatırlamanızı isterim…
Peki şimdi ne yapabiliriz?
Belki çocukken sıkıntılı anlarınızda size hep emzik, meme ya da bir bisküvi verilmiş olabilir. Belki sizin için de benim gibi sevgiyi hissetmenin en güçlü yolu yemek olmuş olabilir. Belki bu yatıştırılma biçimi bilinçsizce devam etmiş de olabilir. Ancak biliyoruz ki bu geçici rahatlamalar bir alışkanlık haline geldiğinde bunların bir bedeli oluyor. Bir noktadan sonra sindirim sıkıntıları, uyku problemleri, metabolizma dengesizlikleri baş göstermeye başlıyor. Kendimize olan saygımız da azalıyor. Utanç ve suçluluk hissetmeye, kendimize güvenmemeye başlıyoruz. En kötüsü de bu sanırım.
O yüzden hatırlayalım ki artık yetişkiniz. Kendi duygularımızı kendimiz düzenleyebilir ve kendi kendimizi yatıştırabiliriz. Onlardan kaçınmamıza gerek yok.
Şimdi yapabileceğimiz en iyi şey, o ataklar geldiğinde yaşadığımız hislerin içinde kalma kapasitemizi geliştirmek.
Beden duyumlarımızı izlemek. Acele etmeden, nazikçe, kendimize gözlemci olmak ve arkada yatan asıl ihtiyacımızı fark etmek.
Ve sinir sistemimizin - aslında içimizdeki çocuğun - ihtiyacı olan desteği, sevgiyi, şefkati ona nazikçe verebilmek.
Bunu yapmanın her zaman kolay olmadığını deneyimimle biliyorum. Kendimizi bir anda bir fıstık ezmesi kavanozunda, bir kuruyemiş kutusunda, belki benim uzun süre yaptığım gibi tahin pekmez kasesinde bulabiliyoruz. Ne hissettiğimizi, ne olduğunu, neye ihtiyacımız olduğunu soracak zaman yok, alan yok o anlarda. Bedenimizden kopmak gitmek ve hissetmemek, tek istediğimiz bu. Bununla beraber, her şeyden önce kendimde bu konuda büyük ilerleme gördüğüm için, bunun üstesinden gelinebileceğini biliyorum ve bir kaç önerimi paylaşmak istiyorum.
Duygusal yeme isteği ortaya çıkınca bedenle yeniden bağ kurmak için küçük yollar:
Kendinizi bir anda mutfakta bulduğunuzda hemen bir şeyler yemeden önce aşağıdaki önerilerden bir ya da bir kaç tanesini deneyebilirsiniz;
4-7-8 Nefesi (4 sayı al, 7 sayı tut, 8 sayı ver. 3-4 kez tekrar edebilirsiniz)
Minik bir zıplama ya da shaking (sallanma, titreme)
Kısa bir yazı yazmak (hislerini dökmek)
Mümkünse dışarı çıkıp yürümek
Müzik açıp dans etmek
Oryantasyon yapmak (dışarıda neler var, objeler, renkler, sesler, kokular)
Bedendeki 5 duyumu incelemek(karıncalanma, uyuşma, ağrı, acı, rahatlık, gevşeklik, sıkan bir kıyafet, tenindeki serinlik gibi)
Bunlar, bedenimize dönmeyi, duygulara yer açmayı ve sinir sistemini dengelemeyi destekleyen yumuşak yollar. Biraz ana döndükten sonra ve o ilk kriz hali geçtikten sonra da kendinize küçük bir çocukla konuşur gibi şefkatle “ne oldu, anlatmak ister misin, neye ihtiyacın var?” diye sorabilirsiniz.
Umarım bunlar işinize yarar.
Ayurvedik Reset: Ayurveda Temelli İlkbahar Arınma Programı
Eğer bu aralar biraz dengelenmeye ihtiyacınız varsa sizi davet edebileceğim bir detoks programı var; Ayurvedik Reset. 5 Mayıs’ta başlıyor. Bize katılabilirsiniz. Bir hafta boyunca Ayurvedik önerilerle, kolay tariflerle bedenimizi ve zihnimizi dengelemeyi amaçlıyoruz.
✨ Sindirim ve boşaltım sistemini destekleyeceğiz
✨ Lenf sistemini harekete geçireceğiz
✨ Ve bir çember alanı kuracağız; kalbimizdekileri de arındırabilelim diye
Bu sürecin bedeninize, uykunuza, ruh halinize iyi geleceğine inanıyorum.
Her sene yaptığımız bu bahar arınmasının detaylarını incelemek ve kayıt olmak için :
Ayurvedik Reset: Ayurveda Temelli İlkbahar Arınma Programı
1 hafta sürecek, kolay tariflerle, şefkatli ve yumuşak bir detoks süreci.
Katılmak istersen detaylara buradan ulaşabilirsin:
Detaylı Bilgi ve Kayıt Formu
Birebir Ayurveda seanslarımla ilgili bilgileri de burada bulabilirsiniz.
Yolculuklarımızda kolaylık diliyorum.
Sevgilerimle
Müge